Gerçek din, Yüce Allah’ın bir
kanunudur ve bir takım sağlam hükümlerin kutsal biri mecmuasıdır. Allah bunu,
peygamberleri aracılığıyla insanlara ikram ve ihsan buyurmuştur. Bu kanun,
insanları hayır olan şeye götürür. İnsanlar bU Allah kanununun buyruklarına
kendi güzel irade ve arzuları ile uydukça doğru yol üzerinde bulunur ve
hidayete ermiş olurlar. Hem dünyada hem de ahirette mutluluğa ve selamete
kavuşurlar.
Birincisi: Hak dinlerdir. Bunlar yukarıdaki tarife uygun
olanlardır. Yüce Allah tarafından konulup peygamberler aracılığıyla insanlara
bildirilen dinlerdir. Bunlara “İlahî ve Semavî” dinler de denir.
Semavi dinlerin hepsi esas bakımından birdirler. Yalnız bazı ibadetler
ve hukuk kuralları bakımından aralarında ayrılık olmuştur.
Hz. Adem’den Hz. İsa’ya kadar gelen bütün mübarek peygamberlerin
insanlara bildirmiş oldukları dinler, iman esaslarında bir olup yalnız bir
Allah’a iman etmeye dayalı iken, bunlar sonradan bozulmuş ve asılları
kaybolmuştur. Yüce Allah en son ve en büyük peygamberi olan Hz. Muhammed’i
(s.a.v.) bütün insanlara peygamber olarak göndermiştir. Onun aracılığı ile de
hak dinlerin en sonu ve en mükemmeli olan İslam dinini kullarına Allahü Teala
ihsan etmiştir. İşte bugün yeryüzünde hak din olarak kıyamete kadar yaşayacak
olan yalnız bu İslam dinidir.
İkincisi: Asılları değişmiş ve bozulmuş olan dinlerdir. Bunlar
yukarıda söylendiği gibi asılları bakımından birer gerçek din iken sonradan
bozulmuş, İlahî niteliğini kaybetmiş dinlerdir.
Üçüncüsü: Batıl dinlerdir. Bunlar asılları bakımından da gerçek
din ile ilgisi bulunmayan dinlerdir. Bunlar bir takım milletler tarafından
ortaya konmuş olan uydurma inançlardır.
Bunlarda akla ve mantığa uygun olan bazı hükümler bulunsa bile
konuluşları itibariyle İlahî olma şerefinden yoksun olup hiçbir bakımdan din
kutsallığı taşımazlar. Ateşe, yıldızlara ve putlara tapan milletlerin dinleri
bu türdendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder