İslam dini, hak dinlerin en sonu ve en
olgunudur. Bu kutsal din, yalnız bir millete ve bir zamana özgü değildir. Bütün
insanlara kıyamete kadar gerekli olan Allah'ın tabii dinidir. İnsanların
yaratılışlarına ve yaşayışlarına tamamıyla uygundur.
Bu yüce din, bir kurtuluş ve selamete eriş yoludur, bu mutluluk kaynağıdır. Allahû Teala'nın razı olduğu dindir. Cenab-ı Hak buyurmuştur:
Bu yüce din, bir kurtuluş ve selamete eriş yoludur, bu mutluluk kaynağıdır. Allahû Teala'nın razı olduğu dindir. Cenab-ı Hak buyurmuştur:
"Allah katında din İslam'dır."
(Al-i İmran: 19)
İslamiyet’in ortaya çıkışından önce, bütün
yeryüzü din bakımından cehalet karanlığı içinde kalmıştır. Hak dinler, sönmüş,
İlahî ilim ve irfan güneşi batmış, ufukları karanlıklar kaplamıştı. İnsanlar
yalnız kendi hırsları uğrunda çalışıyor, çırpınıyor ve çarpışıyordu.
Birbirlerini esir ediyorlardı. Arap yarımadasının halkı ise, büsbütün cehalet
içinde kalmıştı. İnsanlar kendi elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. Bu
davranışları onları utandırmıyordu. Kız çocuklarını canlı olarak toprağa
gömüyorlardı. Bundan da hiç bir üzüntü duymuyorlardı. Bayağılık içinde başka
milletlerin hâkimiyeti altında yaşıyorlardı ve bundan da bir tasaları yoktu.
Netice olarak güzel inançtan, iyi ahlaktan, yararlı işlerden ve yüce
duygulardan hiçbir eser kalmamıştı.
Fakat İslam güneşi doğmaya başlayınca,
yeryüzünün birçok yerleri hemen aydınlanmaya başladı. İnsanlık âlemi haktan,
adaletten, eşitlikten ve kardeşlikten haberdar oldu. Putlara tapan, insanların
ayaklarına kapanan başlar, yalnız noksanlıklardan beri olan bir Allah'a secde
etmeye başladı. Ruhlar yükseldi, diller Yüce Allah'ı anmakla bezendi. Gözler,
büyük yaratıcımızın güzel eserlerini seyretmekten meydana gelen uyanıklık
nurları içinde kaldı.
Sonuç olarak; İslam dini sayesinde gerçek bir
medeniyet, sağduyulu insaniyet, yararlı bir ilerleme ve çok mutlu bir devrim
oldu. İnsanlık âlemi bu mukaddes dine sarıldıkça şüphesiz daima yükselecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder